Genel Sıhhat İş İzmir Şube Lideri Tarık Doğan, yaptığı yazılı açıklama ile Dokuz Eylül Üniversitesi’nde çalışan 200’e yakın sıhhat işçisine rektörlük tarafından sarı zarflar içinde kınama cezaları verilmesine reaksiyon gösterdi. Doğan, “Pandemi ile özveriyle çaba eden sıhhat işçileri “hakkınız ödenemez” nidaları ortasında, haklarını aradıkları için cezalandırılıyorlar. Sıhhat Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın “tüm sıhhat çalışanlarına tavandan 3 ay ek ödeme verilecek” muştusu ne yazık ki üniversite hastanelerinde hayata geçmemiştir.” dedi.
Sıhhat çalışanlarının pandemiden evvel aldıkları fiyatı dahi alamamığının altını çizen Doğan, “Pandemiden evvel daha yüksek oranda ek ödeme alan Dokuz Eylül Üniversitesi sıhhat çalışanlarının ek ödemelerinde kesintiler yapılmış, sendikalar ve dernekler bir ortaya gelerek devrin Başhekim Vekili Semih Küçükgüçlü ile bu mevzunun nedenleri ve tahlil teklifleriyle görüşme talep etmişlerdir. Ama Başhekim Vekili hiçbir suretle sendika temsilcileriyle görüşmemiştir. İstediği açıklamayı alamayan sendikalara tek bir seçenek kalmıştır; o da basın yoluyla yönetime sesini duyurmak!” sözünü kullandı.
“Hem sıhhat çalışanına hakkını vermeyeceksiniz, hem bunun sebeplerini açıklamayacaksınız, hem sıhhat çalışanları işlerini aksatmasın diyecek, hem de hakkını aramanın yolunu görüşmeyerek bir sonraki adıma taşımalarına sebep olacaksınız.” sözlerine yer veren Doğan açıklasında şunlar kaydetti:
Bu kaosu oluşturan sizsiniz. Sonra da mesai saatinde yerinizde yoktunuz ve pandemi vardı uzaklığa uymadınız mazeretiyle sıhhat işçisini cezalandıracaksınız. Sizin ceza bildiriminde “özveriyle mesaisine devam eden meslektaşlarınız ‘’ dedikleriniz “ben servisi yönetim edeyim sen harekete git” diyerek arkadaşını destekleyen çalışanlardır. Zira tıpkı ek ödeme onunda problemidir, ve o gün basın açıklamasında lisana getirilen, alınamayan haklar onlarında hakkıdır. Zira hiçbir sıhhat işçisi hasta hayatını tehlikeye atarak hak aramaz. ‘’Mesai saatinde yerinizde yoktunuz…’’ mazeretiyle hakkını arayanlara ceza yağdıran anlayışa soruyoruz;
Partili millet vekilleri ile Balçova Belediyesi’nin önünde yaptığınız karşı hareket mesai saati dışında mıydı? Ara kurallarına uydunuz mu? Siz sıhhat işçilerine 5 dk. yapacağınız açıklamadan kaçınıp yarım saat belediyenin önünde açıklama yapmanızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Soruşturmaları açtınız, pekala savunmaları hiç mi okumadınız? Ki o gün müsaadeli olan sendika temsilcisine bile mesai saatinde yerinde bulunamadınız diye yazı göndermenize karşın bu durumu savunmasında belirten temsilciye ceza verdiniz… Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz?
Savunmayı okumamışsınız ki cezayı onamışsınız! Yolumuz uzun, pandemi tüm tartısıyla, artarak devam ediyor. Bu gayretin başkahramanları alanda canı kıymetine çaba eden sıhhat işçileridir. 11 Mart’tan bu yana özveriyle çalıştık ve çalışmaya devam edeceğiz. Haklarımızı aramaya da devam edeceğiz. Ta ki; insan onuruna yakışır temel fiyat hakkımızı alana, 3600 ek gösterge, yıpranma hissesinin geçmiş çalışma yıllarını kapsayacak formda 5 yıla 1 yıl olacak halde düzenlenene, ucube takımlarda çalışan kontratlı arkadaşlarımız 4/A takıma alınana kadar!
Pandemide makam odasından sağa sola buyruk yağdıran idare, sıhhat işçilerinin tükenmişliğine bir nebze deva olmak, motivasyonlarını tekrar sağlamak üzere mesai harcamak yerine Haziran’ dan bu yana tüm mesaisini nasıl bir kılıf bulsam da hakkını arayan sıhhat işçisinin hak arama gayretine cezalandırsam anlayışı ile hareket etmektedir. Hakkını aramanın karşılığı ceza ise arkadaşlarımızı onurlu çabalarında hürmetle selamlıyoruz. Elbette yasal yollara başvurulacaktır, sıhhat işçisi yalnız değildir.
DEU idarecileri ise tüm sıhhat işçilerinin hafızasında mesai arkadaşlarını muhatap almayıp siyasilerle Balçova Cumhuriyet Meydanında uzunluk gösteren yönetimciler olarak kalacaktır. Bu da bizim size “kınama” mız olsun!
Cumhuriyet
