2021 Oscar Mükafatları Merasimi, 25 Nisan 2021’e ertelenmişti.

Alınan kararla birlikte 1 Ocak 2020-28 Şubat 2021 tarihleri ortasında vizyona giren ya da dijital platformlarda yayımlanan sinemaların de Oscar için müsabaka talihi elde edeceği açıklanmıştı.

Yaptığı sinema listeleriyle sinemaseverlerin rehberi olan IndieWire, Haziran 2020’ye kadar izleyiciyle buluşmuş olan sinemalardan 2021 Oscar Ödülleri’nde müsabaka bahtı yüksek olanları belirledi.

İşte IndieWire’a nazaran 2021 Oscar Ödülleri’ne aday gösterilebilecek 20 sinema:

Crip Camp – James Lebrecht ve Nicole Newnham

Yapımcılığını Barack ve Michelle Obama’nın üstlendiği “Crip Camp: A Disability Revolution”, dünya prömiyerini yaptığı 2020 Sundance Sinema Festivali’nin ABD-Belgesel kısmında Seyirci Ödülü’nü kazandı.

Jim LeBrecht tarafından yönetilen belgesel, Woodstock yakınlarında yer alan, engelli gençlere özel bir yaz kampını mevzu ediniyor. Bu değerli yaz kampının cesaretlendirdiği bir küme engelli genç, daha eşit bir dünyanın kapılarını açacak bir hareketin oluşturulmasına da yardımcı oluyor.

Swallow – Carlo Mirabella-Davis

Carlo Mirabella-Davis’in birinci uzun metrajlı sineması “Swallow”un başrolünde Haley Bennett rol alıyor. Sinema, hamileliğinin birinci aylarında olan Hunter’a odaklanıyor.

Hamileliğinin birinci aylarındaki Hunter, tehlikeli objeleri yutma dileğinin gittikçe yükseldiğini ve buna karşı koyamadığını fark eder. Hunter bir yandan eşi ve ailesinin gittikçe artan kontrol ve baskılarını göğüslemeye çalışırken bir yandan da onların takviyesiyle takıntısının gerisindeki karanlık sırrı açığa çıkarmaya eforlar.

Never Rarely Sometimes Always – Eliza Hittman

Direktör Eliza Hittman’ın son sineması olan “Never Rarely Sometimes Always”, 2020’nin en iyi sinemaları listelerinin birçoklarında yer aldı.

Sidney Flanigan ve Talia Ryder’ın başrolü paylaştığı sinema, beklenmedik bir hamilelik sonucunda kürtaj olabilmek için Pennsylvania’dan New York City’ye giden iki genç bayanın öyküsünü anlatıyor.

The Assistant – Kitty Green

“Ukraine Is Not a Brothel” ve “Casting JonBenet” üzere ödüllü belgeselleriyle tanınan Kitty Green’in birinci kurmaca sineması olan “The Assistant”ın başrolünde, “Ozark” dizisiyle Emmy kazanan Julia Garner yer alıyor.

Julia Garner sinemada mezun olduktan sonra girdiği iş yerinde erkek iş arkadaşları ve işvereninin üstten yaklaşan halleriyle uğraşmak zorunda kalan Rose isimli genç bayanı canlandırıyor.

Dünya prömiyerini Telluride Sinema Şenliği’nde yapan sinema, birebir vakitte Sundance Sinema Şenliği’nin daha evvel de bir şenlikte gösterilmiş sinemalardan oluşan Spotlight kısmında de gösterildi.

The Invisible Man – Leigh Whannell

Direktörlüğünü Leigh Whannell’ın üstlendiği sinemanın başrolünde Elisabeth Moss var.

Bir dehşet sineması olan “The Invisible Man”de, Moss’un canlandırdığı Cecilia, hayatını kendi istekleri doğrultusunda şekillendiren eşi Adrian’dan kaçmaktadır. Hayatına çeki nizam vermek için değerli adımlar atan Cecilia, Adrian’ın intihar ettiğini öğrenmesinden sonra açıklanamaz birtakım olaylarla karşılaşır ve Adrian’ın nitekim ölüp ölmediğini sorgulamaya başlar. Görünmeyen bir varlık tarafından daima rahatsız edildiğini söyleyen Cecilia, Adrian’ın ölmediğinden emin olduğu üzere sesini duyurma konusunda etrafındakileri bir türlü ikna etmeyi başaramaz.

Emma. – Autumn de Wilde

Jane Austen’ın en sevilen yapıtları ortasında yer alan ve daha evvel de sinemaya uyarlanan “Emma.”nın direktörlüğünü Autumn de Wilde üstleniyor.

Sinemanın başrolünde ise “The Queen’s Gambit” dizisiyle isminden kelam ettiren Anya Taylor-Joy yer alıyor. Sinemanın oyuncu takımında Taylor-Joy’a Bill Nighy, Gemma Whelan, Callum Turner, Josh O’Connor, Miranda Hart, Johnny Flynn ve Mia Goth eşlik ediyor.

Taylor-Joy’un Emma’yı canlandırdığı sinema, daima olarak arkadaşlarına ve sevdiklerine uygun eşler bulmaya çalışan, aşk ile ilgili çok romantik görüşleri yüzünden birçok vakit olayları olduğu üzere göremeyen Emma’nın kıssasını anlatıyor.

First Cow – Kelly Reichardt

Kelly Reichardt’ın, Jonathan Raymond’ın romanından sinemaya uyarladığı “First Cow”, 1820’li yıllarda Amerikan kırsalında geçinmeye çalışan Cookie Figowitz ile King Lu’nun kıssasını anlatıyor. Telluride ve New York Sinema Festivali’ne konuk olan, 70. Berlin Sinema Festivali’nde de gösterilen sinemanın olumlu yorumlar alması Oscar bahtını artırıyor.

The Way Back – Gavin O’Connor

Gavin O’Connor’ın yönettiği sinema, alkol bağımlılığı ile boğuşan bir basketbol koçunun kıssasını husus alıyor. Sinemanın başrol oyuncusu olan Ben Affleck, lisedeyken yıldızı parlak bir basketbol oyuncusu olan fakat yetişkinlik yıllarında trajik bir kayıp ve alkol bağımlılığı nedeniyle hayatı alt üst olan Jack Cunningham’a hayat veriyor.

True History of the Kelly Gang –Justin Kurzel

Peter Carey’nin romanından uyarlanan True History of the Kelly Gang, 1870’lerin Avustralya’sında geçiyor ve uzun mühlet kanundan kaçmayı başaran Ned Kelly ve çetesinin kıssasını anlatıyor. Sinemanın senaryosu Snowtown ve Berlin Syndrome ile tanınan Shaun Grant’e ilişkin. Sinemada Ned Kelly’e Sam Mendes imzalı “1917” sinemasıyla mesleği yükselişe geçen George MacKay hayat veriyor.

Saint Frances – Alex Thompson

Birinci uzun metrajına imza atan Alex Thompson’ın direktörlüğünü üstlendiği, Kelly O’Sullivan’ın senaryosunu yazıp birebir vakitte başrolünde de yer aldığı “Saint Frances”, 2019 SXSW Sinema Festivali’nde prömiyerini yaptı. Sinema, hiç beklemediği bir vakitte gebe kalan 34 yaşındaki Bridget’ı odak noktasına alıyor.

Onward – Dan Scanlon

Spaceship Earth – Matt Wolf

Matt Wolf’un yönettiği “Spaceship Earth” belgeseli, iki yıl dünyada yaratılan biyosfer gibisi bir ortamda karantinaya alınan sekiz insanın gerçek hikayesini mercek altına alıyor.

Bacurau – Juliano Dornelles & Kleber Mendonça Filho

Brezilyalı direktör Kleber Mendonça Filho’nun Juliano Dornelles ile birlikte yazıp yönettiği sinemanın oyuncu takımında Sônia Braga, Jonny Mars, Karine Teles, Chris Doubek ve Antonio Saboia üzere isimler yer alıyor.

Sinema, bir belgesel projesi için Brezilya’nın ücra bir köye giden direktörün yaşadığı garip olayları anlatıyor. Direktör vakit ilerledikçe köyde yaşayan insanların aslında göründükleri üzere olmadıklarını ve hepsinin karanlık sırlar sakladığını fark ediyor.

Circus of Books – Rachel Mason

Netflix belgeseli “Circus of Books”, hem bir bir porno dükkânı hem de Los Angeles geylerinin merkezi olan Circus of Books’u uzun yıllar işleten Yahudi Mason çiftin hayatını, direktör kızlarının, Rachel Mason’ın, gözünden anlatıyor.

Ryan Murphy’nin üretimcileri ortasında yer aldığı belgesel, Circus of Books dükkânını mercek altına alarak, AIDS salgını ile bir arada LGBTİ+ hareketinin gitgide yükselmesi üzere hususlara değiniyor.

Da 5 Bloods – Spike Lee

Sinema, geçen yıl ağustos ayında 43 yaşındayken kolon kanseri nedeniyle hayatını yitiren Chadwick Boseman’ın son işlerinden.

Direktörlüğünü Spike Lee’nin üstlendiği “Da 5 Bloods”, savaştan onlarca yıl sonra manga kumandanlarının cenazesini ve yanına gömdükleri altın külçelerini bulmak için Vietnam’a dönen dört siyah Vietnam gazisinin öyküsünü anlatıyor.

Sinemada Boseman’ın yanı sıra Delroy Lindo, Jonathan Majors, Clarke Peters, Norm Lewis ve Isiah Whitlock Jr. üzere isimler rol alıyor.

Shirley – Josephine Decker

Direktör Josephine Decker’ın yeni sineması “Shirley”nin başrollerinde “The Handmaid’s Tale” dizisiyle isminden kelam ettiren Elisabeth Moss ve Michael Stuhlbarg yer alıyor.

Prömiyerini 2020 Sundance Sinema Film Festivali’de yapan sinema, daha sonra Berlin Sinema Şenliği’ne konuk oldu. Sinema, ayrıyeten 2020 Sundance Sinema Film Festivali’nin ABD-Drama kategorisinde Heyet Özel Ödülü’ne paha görüldü.

Sinemada Stuhlbarg ve Moss’a Logan Lerman, Odessa Young, Steve Vinovich üzere isimler eşlik ediyor. Susan Scarf Merrell’in tıpkı isimli romanından uyarlanan sinema, muharrir Shirley Jackson’ı mercek altına alıyor.

The King of Staten Island – Judd Apatow

Judd Apatow’un yeni sineması “The King of Staten Island”, koronavirüs salgınından ötürü 12 Haziran 2020’de vizyona girmeden direkt VOD platformlarında yayımlandı.

Komedyen Pete Davidson’ın başrolünü üstlendiği sinema, Davidson’ın hayatından izler taşıyor. Sinema, Staten Island’da büyüyen bir gencin hayatına odaklanıyor ve 11 Eylül’de babasını kaybetmesinden stand-up komedyeni olarak birinci kere sahneye çıkmasına uzanan hayat öyküsünü ekrana taşıyor.

The Surrogate – Jeremy Hersh

Jeremy Hersh’in birinci uzun metrajını çektiği “The Surrogate” sinemasının başrollerini Jasmine Batchelor, Chris Perfetti ve Sullivan Jones paylaşıyor.

Sinema, Brooklyn’de kar maksadı gütmeyen bir kuruluş için çalışan 29 yaşındaki web dizayncısı Jess Harris ile onun en iyi arkadaşı Josh ve eşi Aaron ortasındaki ilişkiyi husus alıyor.

The Vast of Night – Andrew Patterson

2019 Slamdance Sinema Festivali’nde prömiyerini yapan, akabinde Toronto Sinema Festivali’ne konuk olan Andrew Patterson imzalı “The Vast of Night”, izleyiciyi 1958 yılında geçen ve alacakaranlık neslini andıran Paradoks Sineması isimli bir programa davet ediyor.

Sinema, kasabadaki herkesin basketbol ekibini desteklemek üzere maça gittiği bir akşamda, santral vazifelisi Fay ve radyoda çalışan Everett’in, mesai saatinde hem radyo frekanslarına hem de telefon sınırlarına sızan garip bir sesle karşılaştıktan sonra yaşanan garip olayları anlatıyor.

Babyteeth – Shannon Murphy

Shannon Murphy, 76. Venedik Sinema Festivali’nde Altın Aslan için yarıştığı birinci uzun metraj sineması “Babyteeth” ile sinema dünyasına adım attı.

Rita Kalnejais‘in senaryosunu kaleme aldığı sinema, önemli bir hastalıkla boğuşan genç Milla’nın uyuşturucu satıcısı olan Moses’a aşık olmasıyla yaşanan olayları husus alıyor.

Sinemada Milla’ya Eliza Scanlen hayat veriyor. Ona Essie Davis ile birlikte Toby Wallace eşlik ediyor.

Kaynak: IndieWire, Filmloverss

Cumhuriyet