Sözcü’den Zeynep Kaplan’ın haberine nazaran; basın açıklamasına, İTO Lideri Dr. Pınar Saip, İdare Şurası Üyesi Dr. Recep Koç, İdare Heyeti Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu ve Dr. Murat Ekmez katıldı.

Olumlu hastaları denetim ettiklerini söz eden Koç, Covid-19 hastalarının kullanması gereken ilaçların kâfi seviyede bilgilendirme yapılmaması nedeniyle kullanılmadığını tabir ederken Ekmez ise İstanbul’da pandemi sonrasında 3 büyük hastane açıldığını buna karşın ağır bakım yatağı beklerken hayatını kaybeden hastalar olduğunu söyledi.

“KASIM AYINDAKİ HADİSE SAYILARI NİSAN AYINI GEÇMİŞ DURUMDA”

Dün açıklanan yeni kısıtlamaların virüsün suratını ve vefat oranlarını düşürme noktasında yetersiz kaldığını söz eden Pınar Saip, “Çünkü var olan olay sayıları ve mevt oranlarına bakıldığında ne yazık ki mevzuyu denetim etmeye yetmeyecektir. Hastalanan 100 şahıstan en azından 2’sinin öleceğini düşünürsek ne kadar çok kişi hastalanırsa o kadar can kaybı olacak bu can kayıplarını kesinlikle durduracak tedbirler alınmalı ve bu tedbirleri almak iktidarın sorumluluğundadır. PCR testi negatif olanların bilgileri maalesef hala paylaşılmamaktadır.

Ayrıyeten ayrıntılı bilgiler yaş, cinsiyet, bölge, sıhhat çalışanı oranları ayrıntılı bir halde verilmemektedir. Kasım ayındaki olay sayıları Nisan ayını geçmiş durumda. İstanbul Türkiye’nin yüzde 20’sini oluşturmaktadır hadiselerin birçok da İstanbul’da bulunmaktadır” dedi.

“ÖLÜM SAYILARININ DÜŞMESİ İÇİN 14 GÜN KAPANMA ŞART”

Hastanelerde yatak sayıları ve ağır bakımların durumunu anlatan Saip, “Özellikle covid olmayan hastalar için de sorunlu bir durum yaşanmaktadır. Covid-19 dışında ağır bakım ve ameliyat gereksinimi olanlar için ayrılan yataklar her geçen gün azalmaktadır. Bilhassa 14 günlük bir kapanmanın ehemmiyetini bilhassa vurgulamak istiyoruz vefat sayılarının azaltılması için. Ayrıntıların kesinlikle verilmesi gerekiyor bugün geldiğimiz noktada bunun çalışan hastalığı haline gelmiştir zira yalnızca hafta sonu yasaklar konmuştur.

Yaşamak için çalışmak zorunda olan insanların yakınları hastalığı haline gelmektedir, alınan tedbirler onu göstermektedir. Açıklanan hastane doluluk oranları ve ağır bakım doluluk oranları gerçek olarak tecrübe ve pratikleriyle uyuşmamaktadır. Bu durumda acil kapanma toplumsal devlet takviyesi sağlanarak, kamu ve özel dalda çalışanlara 1 ay fiyatlı müsaade verilerek, esnaf kısmına kira ve muafiyet takviyesi sunarak kayıt dışı bölüme de yurttaşlık gelir hakkı tanıyarak temel gereksinimler dışında her türlü hareketliliğin durdurulması gerektiğini vurguluyoruz” diye konuştu.

“İLAÇLAR DAĞITILIYOR VE BU İLAÇLAR KULLANILMIYOR”

İlaçların kullanımıyla ilgili detaylara dikkat çeken Dr. Recep Koç, “İstanbul’da bizim kendi izlemlerimiz ve anket sonuçlarına nazaran olumlu hadise sayısı günlük 9 bin ila 12 bin ortasında değişmekte. Bunların içinde 2, 3 misli temaslı olduğunu varsayarsak en az İstanbul’da 300 bin civarı temaslı 100 bini aşan müspet hasta olduğunu kestirim etmekteyiz.

Aile Hekimliği Sistemi, İlçe Sıhhat Müdürlüğü olmak üzere 2 basamaklı bir izlem yapıyoruz lakin hangi hastamız hastanede hangi hastamız ilaç almış bu bilgilere ulaşamıyoruz. Arkadaşlarımız konutlara giderek ilaç dağıtıyorlar ama gittikleri meskenlerde tam bir filyasyon çalışması yapamıyorlar. İlaçlar dağıtılıyor ve bu ilaçlar kullanılmıyor lakin ilaçlar hakkındaki kâfi olmadığı için hastalar tarafından ilaçlar kullanılmıyor” sözlerini kullandı.

“SALGININ BİRİNCİL DERECE SORUMLUSU AKP İKTİDARI”

Tedavisinin hastanede devam etmesi gereken Covid-19 hastalarının yatak bulamama nedeniyle hastaneye yatamadığını söyleyen Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu da şöyle konuştu:

“Yarım önlem yetmez tam kapanma kaide. Türkiye’de 8 aydır denetim altına alınamayan Covid-19 salgını Kasım ayında daha da hızlandı. Ne yazık ki Sıhhat Bakanı’nın açıkladığı ve gerçeğin bir kısmını yansıtan vefat sayıları bile her geçen gün yükselmekte. Bugün Türkiye’de binlerce Covid-19 hastası hastaneye yatması gerektiği halde yatak bulamamakta, bir ağır bakım yatağının boşalması ve böylelikle sıranın kendisine gelmesini beklemektedir. Türkiye’de 35 bin insanın hayatını kaybettiği bu salgın sürecinin birincil derece sorumlusu yetkisiz Bilim Konseyi değil bu süreçten muvaffakiyet öyküsü çıkarıp politik rant elde etmeye çalışan AKP iktidarıdır.”

“SALGININ BAŞŞEHRİ İSTANBUL”

İTO Corona İzleme Kümesi tarafından hazırlanan rapora nazaran İstanbul’da ağır bakım yatağı ıstırabı olduğunu belirten Ömeroğlu, “İstanbul salgının başşehri pozisyonunu korumaktadır. İstanbul’da çok önemli ağır bakım yatak düşüncesi yaşanmaktadır.

Özel hastane işverenleri bu salgın günlerinde dahi kendi karının peşinde koşmakta, pandemi piyasasından hisse kapmak için bir yandan SGK’dan ödeme alırken öte yandan can sıkıntısındaki vatandaşlardan para almaya devam etmektedirler. Kamu sıhhat şuraları gereksinime karşılık vermez ve özel hastane işverenleri para ödeyemeyen vatandaşları hastanelere kabul etmezken kendisi de hastane işvereni olan Sıhhat Bakanı duruma seyirci kalmakta, özel hastane yataklarını kamusal kullanıma açmaktan ideolojik politik zevklerle kaçınmaktadır” kelamlarını kaydetti.

“PANDEMİNİN AKABİNDE İSTANBUL’DA 3 TANE BÜYÜK HASTANE AÇILDI”

Dr. Murat Ekmez de İstanbul’da kıymetli düzeyde ağır bakım yatağı kasveti olduğunu söz ederek şu bilgileri verdi:

“İstanbul’da beşerler acil müşahede odalarında yatak beklerken hayatlarını yitiriyorlar. Ağır bakım demiyorum servis yatağı beklerken insanların ömürlerini yitirdiği bir kent İstanbul artık. Durumun Marmara bölgesinde de çok vahim olduğu ortada. Pandeminin akabinde İstanbul’da 3 tane büyük hastane açıldı. Bütün bunlara karşın kamu hastanelerinde günlük ortalama 30, 40 hastanın yatak bekler durumda olduğunu biliyoruz.”

Cumhuriyet