Kurumsal irtibat alanında uzun yıllar yöneticilik yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Medya AŞ Genel Müdürü Pınar Türker Fadıllıoğlu, Belediye çalışanlarındaki tıpkı gayeye koşma isteğinin kendisini çok etkilediğini belirtti. Fadıllıoğlu, tesirli kurumsal irtibat, kız çocuklarına ve gençlere eğitim takviyesi, bayanların çalışma hayatına katılması ve özel ilgi alanlarını anlattı.

– Kurumsal bağlantı alanında meslek yapmış bir yönetici olarak sizce kurumsal irtibat, kurumların idaresinde ne kadar değerli?

– Özel daldan kamuya geçtiniz. Belediyeler halkla daha iç içe olan kurumlar. Ortada büyük farklılıklar var mı?

Özel kesimde 23 sene çalıştıktan sonra mesleğime Medya AŞ’de devam etmek benim için çok kıymetli bir karardı. Bu çatı altında çalışmaya başladığım birinci günden bu yana, tüm çalışma arkadaşlarımda da var olan birebir gayeye koşma dileği beni çok etkiledi. Burada bulunduğum ve Liderimiz Ekrem İmamoğlu’nun ortaya koyduğu vizyonun bir kesimi olduğum için çok memnunum.

– Çalıştığınız kurumlarda kız çocuklarının eğitimine takviye olan projeler hayata geçirmişsiniz.Bu mevzuyla ilgili ne söylemek istersiniz?

Bam telime bastınız! Hani, ‘Yuvayı dişi kuş yapar’ derler ya, çok gerçek. Zira annelik ya da sizin çocuğunuza olan yaklaşımınız sahiden geleceği şekillendiriyor. Bilhassa de bir kız çocuğunun eğitim alması, ‘Kelebek Etkisi’ yaratıyor. Bayanın kendi ayakları üzerinde durabilmesi çok değerli. Çünkü eğitim almış bir kız çocuğu, yarın kendi ailesini kurduğunda da kendi çocuklarının eğitimini önceliklendirecek demektir. Bu da uzun vadede toplumun çağdaşlaşmasına katkı sağlar. Lakin mevzu eğitimle bitmiyor. Çünkü iyi eğitim alıp üretime katılmayan çok bayan da var maalesef.

– Bayanların kendini konutuna, çocuklarına adaması üzere bir durum mu var?

Daha çok evlilik ve doğum üzere kritik ve bayana ek sorumluluk getiren bu süreçler sonucunda bir vazgeçiş var. Halbuki bayanların meskendeki sistemi sürdürmenin ötesinde iş hayatında da yer alması, çocuklarımız ve toplumun geleceğine her manada daha büyük katkı sağlar. İki kız çocuğu annesi ve çalışan bir bayan olarak bu iki sorumluluğu yürütmek her vakit kolay olmuyor; hatta vakit zaman hâlâ zorlanıyorum; lakin günün sonunda hem kendim hem kızlarım hem de yaşadığımız toplum için üretmeye devam etmeliyim diye düşünüyorum.

– Daha evvel gençlere mentorluk takviyesi vermişsiniz. Gençlere takviye konusunda ne düşünüyorsunuz?

Gençlere hem mesleksel hem de toplumsal alanda takviye olmak gerekiyor. Neyi yapmaktan keyifli oluyorsak o alanda başarımız artıyor ve topluma daha çok yarar sağlıyoruz. O nedenle, kelam konusu gençler olduğunda da onlara, meraklarının peşinden gidip ilgi alanlarını keşfedebilmelerini sağlayacak ortamlarda bulunmalarını; örneğin, “staj yapmalarını” öneriyorum.

Ayrıyeten, üniversite eğitimi için İstanbul’a gelmiş genç arkadaşlarımızın toplumsal hayata ve İstanbul’un döngüsüne dair dayanağa gereksinimi olabiliyor. Tekrar mentorluk aracılığıyla bu hususta da gençlerimize takviye olabiliriz.

– Herkesin bir İstanbul’u var. Sizin İstanbul’unuz nasıl bir İstanbul?

İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Benim İstanbul’um yaş aldıkça edindiğim tecrübelerle; farklılıklarıyla giderek daha varlıklı bir hale gelen rengârenk bir İstanbul.

– İstanbul’da, dinlenmek için gidip oturduğunuz, orada olmaktan çok memnun olduğunuz yer neresidir?

Boğaz kenarında, neresi olduğu fark etmez; bir kahve içmek, parkta oturmak, yalnız olup etrafı dinlemek beni keyifli ediyor. Yalnızca o yalnızlığı yaşamak için sabahları çok erken kalkmayı tercih ediyorum. Kahvemi yapıp, saat 06.00-06.30 üzere dışarıda tek başıma etrafı dinlemek çok hoşuma gidiyor.

– Hangi sanat alanlarına ilginiz var?

Kitap okumayı sevdiğim için edebiyata ve sinemaya daha çok ilgim var. Tiyatroya uzun vakittir orta verdik. Hatta orta verdikten sonra tiyatro oyunu izlediğimde, bana yavaş geldi. Sinema, teknolojiyle bol atraksiyonlu bir hal aldı. Çocukların farklı alanları takip etmesi için tiyatroyu izlemeye de izlettirmeye de çalışıyorum. Müzik dinlemeyi çok seviyorum. Arabesk, eski Türk müzikleri çok hoşuma gidiyor. Erol Evgin’in büyük hayranıyım.

– Spor yapıyor musunuz?

Yıllardır aksatmadan spor yaparım. Açık havada yürüyüş ve pilates yapıyorum. Sporu asla bırakmam.

– Konutta hayvanınız var mı?

Pandemiye kadar meskende hiç evcil hayvanımız olmadı. Artık sahiplendiğimiz bir sokak kedimiz ve bahçede beslediğimiz bir kaplumbağamız var.

– Yemeği yapmayı mı yemeyi mi sevenlerdensiniz?

Yemeyi seviyorum; sevdiğim çok belirli şeyler var. Sevdiğim şeyi çok yerim; lakin onun dışında yemek düşkünü bir insan değilim. Yemek de yaparım fakat çok ustayım diyemem.

Cumhuriyet