İstanbul Tabip Odası (İTO) yaptığı basın açıklamasıyla nisan ayı ‘Korona Günlerinde İstanbul’da Sağlık’ başlıklı raporunu yayımladı. “Böyle kapanma olmaz” denilen açıklamada iktidarın yanlış yetersiz eksik siyasetlerine dikkat çekildi.
İktidarın uyguladığı yanlış, eksik ve yetersiz siyasetlere dikkat çekilen raporda, “İhtiyacımız olan baskıcı, otoriter, antidemokratik uygulamalar değil insan hakları merkezli pandemi mücadelesidir” denildi. Raporda, nisan ayından Türkiye’nin sıhhat sisteminin çöktüğü belirtilerek, “Bu çöküşün en ağır yaşandığı vilayet ise İstanbul oldu” tabirleri kullanıldı.
“TÜRKİYE’NİN SIHHAT SİSTEMİ ÇÖKTÜ”
Nisan ayında Türkiye’nin sıhhat sisteminin çöktüğünü belirtilen raporda, “Bu çöküşün en ağır yaşandığı vilayet ise İstanbul oldu. İstanbul’da binlerce Covid-19 hastası hastaneye yatması gerektiği halde yatak bulamadı, bir ağır bakım yatağının ‘boşalması’ ve böylelikle sıranın kendisine gelmesini beklemek zorunda kaldı” sözlerini kullandı.
17 Mayıs’a kadar sürecek tam kapanmaya ait değerlendirmelerin yer aldığı raporda, çarklar dönmeye devam ettiği sürece salgının denetim altına alınamayacağı belirtildi. Salgın sürecinin yalnızca aç kapa yoluyla yönetilmesinin hakikat olmadığı bir defa daha vurgulanan raporda, aşılamanın hızlandırılması tarafında davet yapıldı.
“İKTİDAR SALGINI BİR ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLAMA ARACI OLARAK KULLANMAKTA”
Birgün’ün aktardığına nazaran, İTO Lideri Prof. Dr. Pınar Saip, “Biz İTO olarak salgının başından beri daima olarak sistemli raporlar yayımlayarak hem kamuoyunu bilgilendirmeye hem de iktidarı uyarmaya çalışıyoruz. Acil önlem alınması tarafında davette bulunduk. Ne yazık ki, iktidar salgını bir özgürlükleri kısıtlama aracı olarak kullanmakta” diye konuştu.
Uygulanan tam kapanmada çarklar dönsün diye 16 milyonun çalışmaya devam ettiğinin altını çizen Saip, “Bu beşerler işe gidip gelmekte ve hastalığı konuta taşımaktadır. Bu kapanmayla Covid-19’un sınıfsal karakteri bir sefer daha ortaya çıkmıştır. İktidar pandemiyi yönetememektedir” dedi.
“İŞÇİLERİN HAYATINA PAHA VERİLMİYOR”
İTO İdare Heyeti ismine yayımlanan raporu okuyan İTO İdare Şurası Üyesi Dr. Güray Kılıç, “Üretim, imalat, tedarik ve lojistik zincirlerinin aksamaması için çarkların dönmeye, çalışanların çalışmaya devam ettiği tedbirler dizisine tam kapanma denemez. Bu kararı alanlar emekçilerin hayatına kıymet vermediklerini açık olarak göstermişlerdir. Yapılması gereken ekonomik ve toplumsal takviyelerin sağlanması; temel, mecburî ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde çalışmanın durdurulması, çalışmanın sürdüğü dallarda mesai saatlerinin kısaltılması ve mümkün olan işlerde meskenden çalışmaya geçilmesidir” sözlerini kullandı.
YURTTAŞLAR AÇLIĞA MAHKUM
Kılıç, kelamlarına şöyle devam etti: “Ekonomik, toplumsal takviyesiz kapanma olmaz. İnsanların yaşayabilmeleri için gerekli takviyesi vermeden meskenlerine kapatmak açıkça açlığa, yoksulluğa ve mevte mahkûm etmektir. Yurt dışından gelenlere dönük tedbir almama tavrı şu an yaşadığımız salgın pikinin en önemli nedenlerindendir. Dünyanın bütün varyant koronavirüsleri bu tavır sebebiyle ülkemizde görülmektedir. Ülke virüsten yıkılırken, on binlerce insanımız hayatını yitirmişken dünyanın dört bir yanından insanın “turizm için” elini kolunu sallayarak dolaşması, insanlarımızın giremediği denizlerin, yürüyüş yapamadığı parkların turistlere açılması olsa olsa Turizm Bakanı’nın otel işvereni olmasıyla izah edilebilir.”
Salgın önlemleri mazeretiyle yayımlanan genelgelerle yurttaşların demokratik haklarına engellendiğini kaydeden Kılıç, “İhtiyacımız olan baskıcı, otoriter, antidemokratik uygulamalar değil insan hakları merkezli pandemi çabasıdır. Alkollü içki satışı yasağı üzere hayat stiline müdahaleler, toplumsal ve kişisel özgürlüklerin sonlandırılması için kullanılmasından derhal vazgeçilmelidir” diyerek reaksiyon gösterdi.
Cumhuriyet
