Diyet yaparken ya da yalnızca kilo denetimi sağlarken bilerek ya da bilmeden yapılan birtakım davranışların kilo vermeyi engelleyebildiğini belirten Uzm. Dyt. Buket Ertaş, ikazlarda bulundu. Her yiyecek ve içeceğin şuurlu tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Ertaş, “Kalorisiz üzere görünen içeceklerin tüketimi herkesin göz arkası ettiği bir yanılgı.
‘Ekmeği kestim’ cümlesini etrafımızdan çokça duyarız. Fakat kilo aldıran tek şeyin karbonhidrat olduğu algısı yanlıştır. Fazla yediğimiz protein de bedende yağ olarak depolanır. Çok sağlıklı ve yararlı rastgele bir besinin gereğinden fazla tüketilmesi de kilo artışına sebep olabilir” diye konuştu.
ANA YEMEKTEN KAÇIP ATIŞTIRMALIKLARA SIĞINMAYIN
Gün içinde atıştırılan kuruyemiş ve meyveler, sağlıklı barlar ve başka orta öğün alternatiflerinin sanıldığı kadar günahsız olmadığını hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Diyetisyen ve Fitoterapi Uzmanı Buket Ertaş, “Acıktıysanız ve bir şeyler atıştırıyorsanız, ekseriyetle porsiyon denetimi sağlamak çok zorlaşır.
Bu durum da küçük hacimlerde büyük kaloriler almamıza neden olabilir. Bunun yanında ana öğünlerin tamamiyle iptal edilip orta öğünlerle bir sistem kurmak çok yanlıştır. Orta öğün ve atıştırmalıkların, öğün ortalarında gereksinim halinde ve ölçü ayarlaması yapılarak tüketilmesi gereken yiyecek yahut içecekler olduğu unutulmamalı” tabirlerini kullandı.
ÇAY VE KAHVEYİ SUYUN YERİNE KOYMAYIN
Gerek kilo denetimini sağlamada gerekse diyet yaparken, en az yenilen besinler kadar kıymetli bir diğer ögenin da kâfi su tüketmek olduğuna dikkat çeken Ertaş, “Dolayısıyla kâfi su içmemek de kıymetli yanılgılardan birini oluşturuyor. Bilhassa su yerine çay ve kahve tüketimi de kıymetli bir yanılgıdır.
Çay ve kahve diüretik dediğimiz içeceklerdendir. Yani bedenden su kaybına neden olur. Aslında sanılanın bilakis bedenin su depolarına katkı sağlamaz. Susuzluğunuzu çay ve kahve içerek gideriyorsanız su kaybettiğinizi unutmayın” dedi.
HAFTASONU KAÇAMAKLARINI GÜNAHSIZ GÖRMEYİN
Diyet sırasında yapılan uygulamalardan biri de ödüllendirme. Bu tekniğin toplumda çokça kullanılmasına rağmen hakikat bir yaklaşım olmadığını belirten Uzm. Dyt. Buket Ertaş, “Hafta içi kişinin kendine eziyet edercesine diyet yapıp hafta sonu yediği her şeyi kendine hak görmesi hem metabolizmanın bozulmasına hem de sıhhatin bozulmasına sebep olabilmektedir” diye konuştu.
GÜN İÇİNDE AZ YEMEK YİYİP, AKŞAM SOFRAYA ÇOK AÇ OTURMAYIN
“Güneş battıktan sonra insan metabolizması da dinlenme moduna geçer, sindirim yavaşlar, hareketin de azalmasıyla alınan her kalorinin dönüşü mükemmel olur” diye konuşan Uzm. Dyt. Buket Ertaş, şu bilgileri verdi:
“Güne artık sağlıklı beslenmeyle başlayacağım fikriyle başlayıp, sağlıklı beslenmenin aç kalmayla yanlışsız orantılı olduğu yanılgısına düşüyorsanız akşam bilinçsizce aldığınız kaloriler başınıza sıkıntı olabilir. Herkesin sağlıklı hayatını sürdürebilmesi için alması gereken bir kalori var.
Gündüz bu gereksinimlerimizi karşılamazsak beden bunu akşam tamamlamak zorunda kalır. Halsizlik başlar, kan şekeri düşer ve gece acıkmaları meydana gelir. Günlük güç muhtaçlığımızı gündüz aç kalmadan karşılarsak, yani gün içine dağılımını mantıklı halde yaparsak gece besin tüketimimiz daha az olacaktır. Münasebetiyle kilo kaybımız da kolaylaşacaktır.”
PROTEİN TÜKETİMİNİN KİLO ALDIRMAYACAĞINI DÜŞÜNMEYİN
Kilo verme devrinde çoklukla günah keçisi olarak karbonhidratların seçildiğine işaret eden Uzm. Dyt. Buket Ertaş, “Makro besinlerimiz temelde 3 kümeye ayrılır; karbonhidrat, protein, yağ. Her ne kadar tek hatalı olarak karbonhidratlar görülse de aslında 1 porsiyon karbonhidrat ve proteinin kalorileri birbirine eşittir.
Ayrıyeten protein kaynaklarından aldığımız yağ ise uğraşıdır. Her ne kadar proteinin metabolizmayı hızlandırıcı tesiri olsa da gereğinden fazla tüketmenin de kilo aldıracağı unutulmamalı” tabirlerini kullandı.
İÇECEKLERDEKİ KALORİYİ GÖZ ARKASI ETMEYİN
Kilo kaybı maksadının olduğu periyotlarda genelde yenilenlerle ilgilenirken içilenler göz gerisi edilebiliyor. Bu durumun da kilo verme sürecinde en çok yapılan kusurlardan biri olduğuna işaret eden Uzm. Dyt. Buket Ertaş, “Sütlü, kremalı, şuruplu kahveler bunların en hoş örneğidir. Öğün geçiştirmek ismine yemek yemeyip, aromalı bir kahve içmek aslında kendinize yaptığınız bir kötülük.
Ayrıyeten kefir, süt, maden suyu üzere sağlıklı olarak düşündüğümüz orta öğün alternatiflerinin de aromalılarından uzak durmak gerekli. Meyveli ve şeker ekli içecekler hem kan şekerinin süratli yükselmesine hem de kilo artışına sebep olacaktır” dedi.
LIGHT ESERLERE GEÇİP TÜKETİMİ ARTIRMAYIN
Unutulmamalıdır ki, ölçüsünü ayarladığınız sürece rastgele bir besinin light versiyonlarına geçilmesine gerek yoktur. Sağlıklı bir diyet alışverişinde light eserler yerine taze zerzevat, meyvelere tartı verilmesini öneririm.”
“YA DAİMA YA HİÇ” YAKLAŞIMI
Birçok insanın kilo vermeye karar verdikten sonra diyetinden birçok gıdayı çıkarmak üzere bir yanlışa kapılabildiğini söyleyen Uzm. Dyt. Buket Ertaş, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Gereğinden fazla sert diyetler kişinin bir müddet sonra kararından vazgeçmesine ve eski alışkanlıklarına daha keskin formda dönmesine neden olur. Yapılacak en iyi şey, kilo artışına sebep olabilecek alışkanlıkları belirleyip, çok sevilen, tüketilmediğinde mutsuzluk yaratan besinleri diyetisyen denetiminde sık olmamak şartıyla tüketmek olacaktır.”
Cumhuriyet
