Belediye meclis üyeleri, Gaziemir Kent Kurulu üyeleri, lider yardımcıları, müdürler ve belediyenin teknik çalışanlarının yer aldığı aktiflikte konuşan Gaziemir Belediye Lideri Halil Arda, nükleer atık meselesinin tahlili için verilen uğraş hakkında bilgilendirme yaptı.

“ÜLKEMİZ NÜKLEER ÇÖPLÜĞE DÖNDÜ”

“GAZİEMİR BİR NÜKLEER KAYNAK”

“TÜM İZMİR’İN SORUNU”

Atık alanında özel aygıtla gerçekleştirdiği ölçümler hakkında bilgi veren Küçükgül, girişinde “Kurşun Monoksit Binası” yazan, yarısı yıkılmış boş bir binada limitlerin 219 kat radyasyon ölçtüğünü belirtti. Küçükgül, “Orada çok yüksek radyoaktif gereç konmuş ki tüm gereç duvarlar çok yüksek radyoaktif hale gelmiş. Milletlerarası Radyasyon Kurumu yıllık ortalama ‘1 (MvS) Mili Sivert’ pahası olağan kabul eder. Burada ölçtüğümüz kıymet yıllık 219 Mili Sivert. Yani doğal radyasyonun 219 katı. Bu ölçebildiğimiz kadarı. Biraz daha ileri gitsek tahminen de oran bin 219 katı olacaktı. 219 katı oran insanlara, bitkilere, hayvanlara ziyan vericidir. Tehlikelidir. Bu nedenle bir an evvel bölgenin temizlenmesi gerek. Bu kirlilik yağmurlar aracılığıyla her yere taşınır. Gaziemir’den yağmurla akan su kuyulara, Ege Denizi’ne ulaşır. Karabağlar’daki marangoz ve mobilya atölyelerinde kuyu suyu kullanılıyor. Bu sularda radyasyon olduğunu düşünüyorum. Ege Denizi’nden çıkan balığı yiyen herkes bu radyasyondan etkilenir” diye konuştu.

RADYASYON DNA’YI BOZUYOR

Radyoaktif kirliliğin sıhhat üzerindeki tesirlerine ait yeni çalışmaların epey sonlu olduğunu söz eden Küçükgül kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Radyasyon kemiklerde, ciltte, üreme organlarında, tiroit ve gözlerde tesir yaratır. En çabuk gözleri tahrip eder bu sebeple katarakt dünyada ve ülkemizde süratle artıyor. Radyoaktif husus DNA’yı bozar, hasebiyle gen bozulmalarına sebep olur. Tahminen 10 parmaklı tahminen kolu omuzunda değil, sırtında olan bebekler doğar. Bunlara dair meyyit bebekleri üniversitelerin pataloji kısımlarında bir gidip görün, kanınız donar. Bizden sonraki jenerasyona tesirleri ise 120 yıl sonra muhakkak olur. Sakat doğumlar, zihinsel bozukluklar gözlemlenir. Yapısal bir değişim zati izleyebiliyoruz. Bunları izleyen insanların psikolojileri bozulur, korkulara, intiharlara yol açar. Japonya üzere.”

Küçükgül, fabrika sahibi ile 27 yaşındaki oğlunun kanserden öldüğünü de kelamlarına ekledi.

“TAEK, RADYASYONU DİKENLİ TELLE MÜDAFAAYA ÇALIŞTI”

ÖLÜLER GÖMÜLÜR RADYOAKTİF HUSUS GÖMÜLMEZ

Periyodun Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın alana Konak Tüneli’nden çıkan toprağı döktürdüğünü savunan Küçükgül, “TAEK, o periyodun Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a, alana toprak dökün diyor. O devirde bir sürü tünel, yol inşaatları var. Hiçkimse o olayı hatırlamıyor. 10 bin 200 metreküp toprak dökülmüş. Nereden baksanız birkaç yüz kamyonun sefer yapması lazım. Birileri kesinlikle görecek. Hiçkimse görmediğine nazaran, sanıyorum gece boşalttılar. Bir gece vakti toprak getirip bu alana döktüler. En yakın kaynak kaçak tünel, zira yapıldı, sonra projesini yaptılar. Radyaokatif unsur bu, meyyit değil, ölüler gömülür, radyoaktif hususlar değil. Gerçekten en üst katmandan da radyoaktif husus tespit ettik. Ben bu alana kaçak üzere girdim ve bedel ödedim. Gece uykumda kanamalar oldu” dedi.

“BİNALİ YILDIRIM’IN AÇIKLAMALARINA KATILMIYORUZ”

Periyodun Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, alanla ilgili yaptığı açıklamalara katılmadığını söz eden Küçükgül şunları söyledi: “Binali Yıldırım, “İzmir’in Çernobil’i” tarifine karşı çıkarak, “Böyle bir şey demek, bu kente yapılacak en büyük kötülüktür” diyor. Burada olağan insan hayatını etkileyecek hiçbir olumsuzluk, radyoaktif husus yok” diyor. Devlet kurumları 2008’de bunları evraklarıyla ortaya koydu. Bir Bakan olarak bunu nasıl söylersiniz? Binali Yıldırım, ‘Bunları yaparsanız EXPO’yu kaybederiz, aman susun’ demişti. Kendisi, kendi bilgi seviyesiyle açıklıyor aslında mühendis. Kimyasal tepki olmuş, lafa bak! Akülü kurşunlar çıktıktan sonra, depolandığı yerde toprakla tepkiye girmesiyle çıkan bir kimyasal kirlilik. Bir mühendis, bakan, başbakan şu anda Cumhurbaşkanının Başyardımcısı’ndan bunları dinledik. Bunların hiçbir sözüne katılmıyoruz. Bunların hepsi devletin arşivinde var, benim dedikodum değil. Gaziemir’de ne kadar radyoaktif unsur var diye sorarsanız, Gaziemir’de 500 bin tondan fazla nükleer radyoaktif unsur var” açıklamasında bulundu.

Cumhuriyet