HALKIN KIYI KULLANIM HAKKI ELİNDEN ALINACAK
2006 yılında adadaki Hazine’ye ilişkin bir öbür toprakla trampa edilerek Silahtarağa Vakfı’na devredilen ve böylelikle Vakıflar Genel Müdürlüğü denetimine geçti. Madam Martha Koyu’nun da içinde yer aldığı toplam 56 dönümlük arazi Koy’dan Kalkapazankaya’ya kadar uzanan çok geniş bir bölgeyi kapsıyor. Arazi üzerindeki yapılan müracaatlar sonrasında alınacak turizm ruhsatı, bu bölgenin turistik işletmelere açık hale gelmesine neden olacak.
KOY, AÇIK ARTTIRMAYLA KİRALANACAK!
Bugüne gelindiğinde ise, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yapılan açık artırma yoluyla ihale ilanı açılarak Koy, özel kullanıma teslim ediliyor. 27 Ağustos tarihinde yayınlanan ihale ise 15 Eylül (çarşamba) günü gerçekleşecek. Müdürlüğün sitesinde yer alan ihale ilanına nazaran Madam Marta Koyu’nun kullanım formu ‘açık çay bahçesi, restoran, turistik tesis’ olarak belirtilmiş. İhalenin muhammen bedeli ise aylık 17.500 TL olarak açıklandı. 79 ada 6 parsel sayılı yer, 15 Eylül’de düzenlenecek ihale ile kiralanacak.
Madam Martha Koyu’nu da içine alan yaklaşık 56 dönümlük arazinin özel şahıslara devredilmesi, halkın kıyı kullanım hakkının elinden alınması ve fiyatlı hale getirilmesi, doğal ve kültürel hayatın tahrip edilmesi tasaları Burgazada’da ve tüm Adalar’da reaksiyon yaratmaya devam ediyor.
‘SAHİL KESİTLERİNİN VAKIFLARDA OLMASI BÜYÜK SORUN’
Doğal yapısıyla İstanbul’da eşsiz bir pozisyona sahip olan Madam Marta Koyu’nu korumak için Burgazadalıların oluşturduğu sivil bir inisiyatif olan Madam Marta Koyu Dayanışması ihalenin iptal edilmesi için teşebbüsleri başlattı. Bahisle ilgili görüştüğümüz avukat Can Bıçakcı, ihalenin iptali için gerekli hukuksal sürecin başlatıldığını aktardı. Bıçakcı, 2019 yılında da Koy’un, özel bireylere kiralanmasının akabinde Dayanışma’nın gayreti ve pandemi şartları ile birlikte özel işletme işgalinin sonlu kaldığını ve koyun dokusunun bozulmadığını söyledi.
Bıçakcı, 2019 yılında yapılan ihale sonrasında Madam Marta Koyu’nun dokusunun bozulmamasının nedenini de iyi bir kamoyu oluşturulmasıyla açıklıyor. Bıçakcı, bu sefer yapılan ihalenin Koy için daha tehlikeli olduğunu söz ederek, bu ihalede evvelki ihaleden farkını “Restoran ve turistik tesis halinde bir ibare de var’ kelamlarıyla anlattı.
Can devamında ise şu tabirleri kullandı:
- Genel olarak Kıyı bölümünün bu formda kiralanması Anayasaya ve Kıyı Kanununa terstir. Ayrıyeten bu ihale özelinde ihale şartnamesinde de bir sürü usulsüzlükler bulunuyor. Kira mühleti açık bir biçimde şartnamede belirtilmemiş, kiralanan yerin krokisi dahi şartname ekinde yer almıyordu, ihtarname gönderilmesi ardından krokiyi gönderdiler. 9 Eylül tarihinde Adalar Vakfı yürütmeyi durdurma talebiyle iptal davasını yönetim mahkemesinde açtı. Mahkemeden bu hukuksuz ihalenin durdurulmasına yönelik yürütmeyi durdurma kararı vermesini bekliyoruz.
MADAM MARTA KOYU NEDEN DEĞERLİ?
Madam Marta Koyu, İstanbul yakınındaki en kıymetli deniz çayırlarına sahip, doğal zenginliğe sahip bir alan. Deniz çayırları, deniz ekosistemi için büyük kıymet taşır: Oksijen üretir, kıyı erozyonunu maniler, suda askıda bulunan partikülleri önler ve suyun ışık geçirgenliğini artırır. İstanbul Üniversitesi Biyoloji Kısmı, Hidrobiyoloji Anabilim Kolu Öğretim Üyesi Dr. Cem Dalyan, “Neredeyse bütün canlılık bununla başlar” diyor.
Dalyan, şunları lisana getiriyor:
- Marta Koyu’ndaki deniz çayırları birçok açıdan kıymet taşıyor. Öncelikle, balık yavrularını muhafaza alanı oluşturuyor. Zira canlıların üremeyi sağlayabilmesi ve sürdürebilmesi için bu türlü korunaklı ortamlara gereksinimi var. Ayrıyeten Marta Koyu’nda 5-6 metre derinlikten sonra, kum taban üzerinde yayılan ufak taşlar var. Bunlar, ortalarda yaşamayı seven, bilhassa omurgasız cinsler için harika bir ömür alanı. Ve güya şöyle bir şey yapılmış: Marta Koyu’na birisi gelmiş, deniz nasıl daha hoş olur demiş, oturmuş düşünmüş ve aşağıda onu uygulamış. Bu nedenle, çok acil olarak Marta Koyu müdafaa altına alınmalı. Yoksa biyo çeşitliliğimizin büyük bir kısmını çok yakın bir vakitte kaybedeceğiz.
KIYI KANUNU NE DİYOR?
3621 Sayılı Kıyı Kanunu‘na nazaran kamunun kıyıları kullanabilmesine yönelik şu düzenlemeler bulunuyor:Unsur 5 – Kıyılar, Devletin karar ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve özgür olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve kıyı şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu faydası gözetilir. Kıyıda ve kıyı şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zaruridir. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zaruridir. Kıyı şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir.Husus 6 – Kıyı, herkesin eşitlik ve hürlükle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve gibisi pürüzler oluşturulamaz.Unsur 15 – Kıyıda ve uygulama imar planı bulunan kıyı şeritlerinde duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve gibisi pürüzleri oluşturanlara 2.000 Türk Lirasından 10.000 Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Ayrıyeten oluşturulan manilerin beş günden fazla olmamak üzere belirlenen mühlet zarfında kaldırılmasına karar verilir. Bu mühlet zarfında pürüzlerin ilgililer tarafından kaldırılmaması halinde, masrafı yüzde 20 artırımıyla birlikte kendilerinden kamu alacaklarının tahsili yoluna nazaran tahsil edilmek üzere kamu gücü kullanılmak suretiyle derhal kaldırılır. Kabahatin tekrarı halinde, ceza üst sondan verilir.
Cumhuriyet
