2019 yılı…
Manşetleri, haberleri okuyun… Güya bugün yazılmışlar gibi…
Türk Hava Kurumu uçaklarının devre dışı bırakıldığını Türkiye, Cumhuriyet’ten öğrendi…
Yangın söndürme işinde muhtaçlık duyulan hava filosunu temin işinin, asıl işi mimarlık olan özel bir şirkete verildiğini Türkiye, Cumhuriyet’ten öğrendi.
Bakanın “pahalı” dediği THK uçaklarının değerli olmadığını,
Bakanın “hurda” dediği uçakların hurda olmadığını,
Uçak olmadan yangınların sönmeyeceğini,
THK uçaklarına ve tecrübeli pilotlarına o yıl da sonraki yıllarda da muhtaçlık olacağını,
İnattan ve palavradan vazgeçilmesi gerektiğini…
Bugün konuşulan ve eleştirilen tüm skandalları, ihmalleri kamuoyu Cumhuriyet’ten öğrendi…
O denli ki, haber selimiz Sedat Simavi mükafatına kıymet görüldü. Her cümlesi evraklı, her satırı araştırmacı gazetecilik yapıtıydı.
Pekala ne oldu? Onca ihtara kulaklarını tıkayanlar artık mazeretlerin gerisine saklanıyor ve CHP’li belediyeleri, yardım isteyenleri ve gazetecileri soruşturuyor!
Orman Bakanlığı en son benim adımı vererek yazdığım haberleri “yalanladı”. Kelamda yalanladıkları her başlığa tekrar dokümanlı cevaplar verdim.
Yandaş basın bakanlığın açıklamasına yer verdi natürel fakat benim cevaplarımı görmezden geldi.
Bunun ismi tam manası ile çürümedir.
Bölgede yayın yapan haberciler, milletvekilleri belediye liderleri, STK’ler ve başta yangınla uğraş eden tüm takımlar birinci günden bu yana “uçak” diye yalvarıyorlar.
Bu haberlerin gereği yapılsaydı gökyüzü yangın söndürme uçakları ile dolardı. Çok şehit verilmez, bu kadar canımız, ormanımız yanmazdı…
Bu kadar açık…
İktidar sorumluyu buldu:
CHP’li belediyeler, yardım isteyenler ve gazeteciler. Ormanlarımız ceylanı, kaplumbağası, kuşu, keçisi, yılanı ile cayır cayır yandı, yanıyor…
Sekiz canımızı kaybettik…
Dünyanın çam balı üretiminin yüzde 90’ını yapan arılar, yuvaları ile alevler içinde kaldı, birçoğu küllerin ortasında konacak yer arıyor.
Köylerde hayaller, anılar, umutlar yandı…
Hükümet yangın hariç herşeye hazırlıklıymış; vapurlarda tıraş bıçağı yanında art cebinden çakmak, yan cebinden saç tarağı, limon sıkacağı çıkaran işportacılar gibi…
Tak diye, TOKİ konutları yapacağız, 200 bin TL, sudan ucuz dediler. O denli ki “Keşke meskenimiz yansa da bu meskenlere sahip olsaydık” diye hayıflanacaktı köylüler!
Sonra her yangında “Yok hayvanlar ölmüş falan! Yani yanacaklar tabii…” dediler.
Tek adam, defin için buyruk vermiş…
Hepsi gömülecek ve yerlerine büyükbaş, koyun, “beyaz et” verilecekmiş…
Motamot bu türlü söyledi AKP Genel Başkanı… Anneannemin ineklerini hatırladım, hepsinin ismi vardı, her birini başka sever, yazmalarla, boncuklarla süslerdi…
Paçalı tavukları “beyaz et” diye kovalamazdık… Bir yangında canlı canlı yanabileceklerini aklımızdan bile geçiremezdik…
Ormana Bakan Pakdemirli, “Ormanlarımızda çakmak çakılsa haberimiz olur” demiş… Ne büyük laf… Demek ki cayır cayır yandığında haberiniz olmuyormuş…
Ne vakit soruşturma açılacak diye bekledim…
Natürel ki yangında tedbir almayan sorumlulara değil, bu sorumsuzluğu eleştirenlere, duyuranlara…
Hükümet her skandalda kendi sorumluluğunu örtmek için taarruza geçiyor. Bunu biliyoruz artık…
Yeniden o denli oldu…
Neymiş, yangın haberlerini veren medya “sorumlu” davranmıyormuş, RTÜK “sorumsuz” medyaya ihtar mektubu yolladı.
Neymiş, orman yangınlarından Ce Ha Pe li belediyeler sorumluymuş. Natürel onların da yanına kalmayacakmış.
Neymiş, ormanlar yanıyor, hükümet çaresizce izliyorken “yardım edin” diye davette bulunanlar devletin prestijini düşürmüş…
Yardım davetinde bulunanlara soruşturma jet suratı ile açıldı.
Lakin temel sorumlular, pişkin pişkin televizyonlarda uzunluk göstermeye devam ediyor.
Prestij erezyonu ve makûs idare ve sorumsuzluğun resmidir AKP…
Cumhuriyet
