Dünya gazetesi müellifi Serhat Gürleyen, “Dünyanın gerisinde kalmaya devam ediyoruz” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Gürleyen yazısında, dolar karşısında sene başından itibaren yüzde 13 kayıp veren Türk Lirası’ndaki düşüşe dikkat çekti. Türk ekonomisindeki kıymet kaybını ele alan Gürleyen, “MSCI Türkiye tıpkı ehemmiyette yüzde 22 kayıp ile en berbat gelişmekte olan ülke borsası olmayı sürdürüyor” dedi.
Gürleyen’in yazısı şöyle:
“Türk lirası sene başından beri dolara karşı yüzde 13 kayıpla en makus performans gösteren gelişmekte olan ülke parası pozisyonunda. MSCI Türkiye tıpkı kıymette yüzde 22 kayıp ile en makus gelişmekte olan ülke borsası olmayı sürdürüyor.
Güçlü büyüme ve salgının denetim altına alınmasını kutlayan gelişmiş ülke borsaları yeni tepeler yapmaya devam ediyor. Enflasyondaki yükseliş ve uzun vadeli tahvil faizlerindeki artış vakit zaman oynaklığa neden olsa da global risk iştahında bir bozulmaya yol açmadı.
Sene başında global piyasalar için öngördüğümüz reflasyon kıssası büyük ölçüde tutuyor. Pay senedi ve emtia piyasaları yükselirken, tahvil faizleri baskı altında kalıyor.
Salgının denetim altına alınması ve iktisadın açılmasıyla pay senedi piyasalarında para akışı büyüme ve teknoloji paylarından kıymet ve döngüsel paylara kaymaya başladı. Havacılık, demir-çelik ve bankacılık son periyotta en çok yükselen paylar.
Ülke bazında bakıldığında tüm gemileri yüzdüren bir yükseliş olmadığı görülüyor. Avrupa payları ABD’ye ve Japonya’ya nazaran, gelişmekte olan ülkeler Çin’e nazaran daha iyi performans gösteriyor.
Türkiye varlıkları maalesef gelişmekte olan piyasalardan negatif ayrışmaya devam ediyor. Bir mafya babasının suçlamaları, toplumsal medya dezenformasyonu ve sürü psikolojisi ile birleşerek geçen hafta Türkiye varlıklarındaki kayıpları derinleştirdi.
Türk lirası sene başından beri dolara karşı yüzde 13 kayıpla en berbat performans gösteren gelişmekte olan ülke parası pozisyonunda. MSCI Türkiye tıpkı değerde yüzde 22 kayıp ile en makus gelişmekte olan ülke borsası olmayı sürdürüyor.
Makro ve şirketler cephesinde bu derece negatif ayrışmamızı gerektiren bir durum yok. Tam bilakis olumlu gelişmeler var. Fakat yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Mart ayında yaşanan kaosun unutulması vakit alacak. Bu süreçte maalesef Türkiye dışarıdan yahut içeriden gelebilecek şoklara karşı hassas bir pozisyonda olacak.”
Cumhuriyet
