Muhakkak periyotlarda ülke içindeki hissesi orta ara artıp azalırken gelinen son etapta ise tekrar ‘salgının başkenti’ haline gelen İstanbul’da koronavirüs hastalarına bakan doktorlarla konuştuk.

Tabiplere nazaran, bilgiler hala gerçek bir biçimde paylaşılmıyor ve bir yılı aşkın bir mühlet geçmesine karşın hala PCR testi olumlu çıksa bile 15-20 gün sonra hayatını kaybedenler ‘Covid-19’ sayılmıyor.

Türkiye’de Nisan ayının başından beri olay ve mevt sayıları rekor düzeyde seyrediyor. Sıhhat Bakanlığı’nın bilgilerine nazaran dün itibariyle (14 Nisan) son 24 saatte 310 bin 420 Covid-19 testi yapıldı, 62 bin 797 kişinin testi olumlu çıktı, 279 kişi hayatını kaybetti. Hadise sayıları 60 bini aşmış durumda.

Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, geçtiğimiz pazartesi (12 Nisan) Bilim Şurası Toplantısı’nın akabinde basın toplantısı düzenlemiş ve ağır bakım doluluk oranı açıklamıştı.

Koca, Sinop, İzmir, Çanakkale, Bartın, Edirne ve Rize’de ağır bakım doluluk oranının yüzde 80’i aştığını kaydetti. Koca, “Yükümüz önü alınamaz derecede ağırlaşırsa örneğini daha evvel yaşadığımız üzere bir düzenlemeye gitmek zorunda kalabiliriz” sözlerini kullanmıştı. Ayrıyeten 100 bin nüfusa karşılık gelen haftalık hadise sayısında en çok artış sırasıyla Kırklareli, Çanakkale, Bayburt, İstanbul ve Tekirdağ’da oldu.

Tekrar Koca, 9 Nisan’da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, İstanbul’da mart başına nazaran olay sayıları yaklaşık 10 kat arttığını söyleyerek “Ülkemizde hadiselerin yaklaşık yüzde 40’ı İstanbul’da. İstanbul’un durumu ülkemizin durumunu belirliyor. İstanbul’u koruyabilirsek ülkemizi de koruyabileceğiz” sözlerini kullanmıştı.

Ayrıyeten Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da Türkiye’de tespit edilen 360 bin faal corona virüsü hadisesi olduğunu, birçoklarının da İstanbul’da bulunduğunu söyleyerek, “İstanbul’da virüsü kapmama talihiniz çok düşük” tabirlerini kullandı.

‘DAHA ÂLÂ HASTA İLE MAKÛS HASTAYI DEĞİŞTİRİYORUZ’

Türkiye’nin ‘Vuhan’ı haline gelen İstanbul’daki son durumu ve ağır bakımdaki doluluk oranlarını koronavirüs hastalarına bakan hekimlerle konuştuk.

Türkiye’nin esaslı üniversite hastanelerinden birinde koronavirüs hastalarına bakan ve ismini vermek istemeyen doktor, ağır bakım ünitesinin tam kapasiteyle çalıştığını söyledi. Sahra kaidelerinde üzere 21 yatakla sonlandırdıklarını ama şu anda yüzde yüz doluluk oranına ulaşıldığını aktaran tabip, dört korona servisinin de dolu olduğunu aktardı.

Tabip, “Yoğun bakıma gelip de geri çevirdiğimiz çok oldu. Serviste yattığı halde ağır bakımda olan ve alamadığımız hastalar oldu. Nispeten daha iyi hasta ile makus hastayı değiştirdiğimiz oluyor. Bunlar da bizi yoruyor” dedi.

Doktor, PCR testi olumlu olduğu halde, olumluluğunun üzerinden ortalama 15-20 gün geçen ağır bakım hastasının ölmesi halinde Covid-19 yazılmadığını söyledi.

Bakan Koca da yeni hadiselerin yüzde 85’inin İngiliz varyantı olduğunu söylemişti. Tabibe ‘varyant virüs, hastaneleri nasıl etkiliyor’ diye sorduğumuzda, “Duyarlılığı düşük testlere yol açtığı için, testleri kimi hastalarımızda 3-4 defa tekrar ediyoruz. Klinik müşahede olarak arka arda test yapınca varyanttan dolayı müspet olduğunu görüyoruz. Bu kadar ıslarlı test yapmak bizim insiyatifimize bağlı. Hekimlerin yüzde 99’u bu kadar ısrarcı davranmıyor. Elimizde tesirli tedavi yok, varyantlarla karşı karşıyayız. Bildiğimiz hastalığın dışına çıkıldı” diyor.

“21 yaşındaki hasta ağır bakımda ise, 31 yaşındaki hasta ölüyorsa denetim altında değil” diyen doktor, Sıhhat Bakanlığı’nın Vefat Bildirim Sistemi (ÖBS) üzerinden günlük hadise ve mevt sayılarını bildirmesinin, bilgilerin doğruluğunu yansıtmadığı söyledi. Hasta Sıhhati İdare Sistemi (HSYS) üzerinden tablonun verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“RİSK ALTINDAYIZ”

Devlet hastanesinde çalışan ve ismini vermek istemeyen öteki bir doktor de yarısı Covid-19 olaylarına yarısı da öteki hastalıklara bakan hastanenin salgındaki artış nedeniyle tam kapasiteye geçeceğini söyledi. Doktor, hastalığı orta seviyede seyreden Covid-19 hastalarının ayakta tedavi edildiğini söylüyor. Acilde ve yatan hasta servisindeki yoğunluğu azaltmak için daima yeni bir koronavirüs servisi açıldığını söyleyen tabip, ayrıyeten aşılamaya karşın sıhhat çalışanlarının koronavirüse yakalandığını, bunun da semptomatik bir biçimde olduğunu vurguluyor.

Doktor, salgının üzerinden bir yılı aşkın bir müddet geçmesine karşın sıhhat çalışanlarının varyant virüsün de tesiriyle hala risk altında olduğunu şu sözlerle aktarıyor:

“Normal gelen hastalar sıhhat çalışanları tarafından denetim edildiği halde de risk oluyor. Öteki sebeplerle geldiği halde rutin testi gönderildiğinde de olumlu çıkıyor. Ama yarım gün öbür hasta ile odada yatıyor, tabipler muayene ediyor, yakın temas oluyor ve akabinde hasta olumlu çıkıyor. Birlikte yatan hastaları test yapıyoruz. Covid-19 olduğunu bilmeden entübe takip ediyoruz, akabinde koronavirüslü olduğu ortaya çıkıyor. Hastanelerde müspet çıkmak çalışanlar için artık iyice kolaylaştı.”

Tabip ayrıyeten, merkezi hastanelerde yapılan koronavirüs testlerinin yaklaşık 4-5 saatte sonuçlandığını lakin, küçük yerlerdeki hastanelerde yapılan Covid-19 testlerinin yaklaşık bir güne çıktığını, bu durumun da hem acilde bekletilen hastalar için hem de sıhhat çalışanlarını risk altına soktuğuna dikkat çekiyor.

“ASLINDA KORONAVİRÜSTEN ÖLÜYORLAR”

Tekrar bir devlet hastanesinde koronavirüs hastalarına bakan ve ismini vermek istemeyen diğer bir tabip, salgının başından bu yana geçen bir yılı aşkın bir vakitte bilhassa yine salgının başşehri haline gelmiş İstanbul’da hekimlerin Covid-19 tedavilerinde çok yok kat ettiklerini aktarıyor. Ama tabibe nazaran doğu vilayetlerinde bu durum İstanbul’daki kadar ilerlememiş. Doktor, doğuda koronavirüs olaylarına bakan sıhhat çalışanlarının Sıhhat Bakanlığı’nca bir dizi eğitimden geçmesi teklifinde bulunuyor.

Doktor, testlerin mutant virüslere karşı aktifliğinin azaldığına dikkat çekerek “Mutant virüslerin yakalanmadığı ve PCR testi negatif çıkan ancak tomografisi koronavirüsle uyumlu olanlar arttı. Ve bu olayları Covid-19 yahut bulaşıcı hastalıktan saymıyorlar. Aslında ‘bulaşıcı hastalıktan ölenlerin’ ve mevt nedenlerinde bu türlü yazanların hepsi koronavisürten ölmüş oluyor. Zati grip üzere şikayetlerle gelen de koronavirüs çıkıyor ve gripten öleni daha evvel bulaşıcı hastalık diye Mevt bildirim Sistemi (ÖSB) üzerinden teşhis olarak girmiyorduk” diyor.

Cumhuriyet