Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam’ın Salgın Hastalıkları Bakışı başlığıyla koronavirüs pandemisinin dinen nasıl ele alınacağını anlatan 13 soruluk broşür yayımladı. Diyanet koronavirüs salgının kıyamet alameti olmadığını lakin ‘ilahi bir ikaz’ olduğunu belirterek, ateistlerin pandemi sürecini ‘inançsızlıklarına münasebet olarak kullanmaya çalıştığını’ savunarak, “Bunu fırsata çevirmeye çalışanların ve inançsızlıklarına münasebet üretme peşinde olanların her platformda görüldüğünü” ileri sürdü. Diyanet koronavirüsten ölenlerin şehit olduğunu, lakin öteki şehitler üzere muamele görmeyeceğini söz etti.

Diyanet’in 13 sıkıntıdan kimilerine verdiği cevaplar şöyle:

‘HAVA, SU, TOPRAK KİRLETİLDİ, HELALDEN UZAKLAŞILDI’

Sebepleri ve sonuçları bakımından koronavirüs vb. salgın hastalıklara karşı dini bakışımız nasıl olmalıdır?

Yaşadığımız hastalık ve düşüncelerde insanoğlunun zaaflarının, ihtiraslarının rolü¨ inkâr edilemez. Havanın, suyun ve toprağın kirletilmesi; tabiatın sorumsuzca kullanılıp hoyratça tüketilmesi, fıtrata uygun, pak ve helâl olan şeylerden uzaklaşılması, makûs ve ziyanlı alışkanlıkların hastalıkların yaygınlaşmasında elbette büyük tesiri vardır. Allah’ın koyduğu hudutların ihlali, yasakların çiğnenmesinin insanlığı büyük bir felâkete sürüklediği bilinen bir gerçektir. İnsanlığın başına gelen bu büyük salgın ve felaketleri, müminlerin ve tüm insanlığın ibret alması gereken Allah’ın ayetleri olarak görmek gerekir.

Bununla birlikte Şanlı Allah insanın bir rolü ve dahli olmadan da hastalık ve musibet verebilir. Allah Tealâ bu formda onları imtihan etmek, sabır ve şükür ehli kılmak, günahlardan arındırmak yahut derecelerini artırmak ister. İnsan kendisine ve etrafına karşı sorumluluklarını yerine getirmede elinden gelenin en iyisini yapmakla yükümlüdür; kendi kudreti dışında kalanlarda ise Allah’a tevekkül etmeli ve her şeyin hak ve adalet sahibi bir Yaratıcının denetiminde olduğuna iman etmelidir.

‘CEMAATLE İBADET GERÇEK DEĞİL’

Koronavirüs vb. salgın hastalıklar karşısında Müslümanın tavır ve davranışları nasıl olmalıdır?

Bir kimsenin birinci misyonu, derhal bir sıhhat kuruluşuna başvurmak, teşhis, tedavi üzere maddi önlemleri almak olmalıdır. Bununla bir arada bu hastalığı yahut sakatlığı bir cins imtihan vesilesi görüp bunları sabır, metanet, tevekkül ve teslimiyetle karşılamalıdır… Bu bakımdan hastalığın bulaşıcı nitelikte olması sebebiyle hem kendisi hem de toplum için ziyanlı olduğu kuvvetle olası durumlarda Müslümanın hastalığın bulaşma riski olduğu cemaatle ibadetlere katılması da gerçek değildir.

Koronavirüs vb. salgın hastalıklar birer imtihan mıdır? Yoksa kendimize gelmemiz için bizlere verilmiş birer fırsat mıdır?

Şer üzere görünen hadiselerden bile mümin insan, sabrederek, fehmederek ve aklederek dersler çıkartmasını bilmelidir.

‘TANRILAŞAN İNSANOĞLU DENGEYİ ALT ÜST ETTİ’

Koronavirüs vb. salgın hastalıklar ve musibetler insanlık için ilahî bir ikaz mıdır?

Çağdaş vakitlerde, özellikle günümüzde elde ettiği bilimsel ve teknolojik gelişmelere güvenerek adeta kendini müstağni gören ve neredeyse ilahlaşan insanoğlu bu bilgisini maalesef yeryüzündeki dengeyi alt üst etmek için kullanmış, yorulan ve yıpranan dünyamız artık alarm vermeye başlamış, gitgide artan ölçüde yaşanılmaz bir yer haline getirmiş, getirmeye de devam etmektedir. İşte şu günlerde tüm dünyayı saran koronavirüs salgınını, her ne kadar Allah’ın bir azabı yahut kesin bir kıyamet alameti olarak sayamasak da, pekâlâ bunu dünyanın istikrarını bozan beşeriyet için “ilahî bir ikaz” olarak kabul edebilir.

‘ALLAH’IN CEZASI TELAŞLI YORUM OLUR’

Koronavirüs vb. salgın hastalıklar, Allah’ın insanoğluna gönderdiği bir ceza yahut azap sayılabilir mi? Bu çeşit musibetleri nasıl okumalıyız?

Yaşadığımız bu koronavirüs salgını da üzerinde düşünmemiz gereken bir ibretlik durumu tabir eder. Bu süreçte bize düşen, önlemi ve kul olarak yapmamız gerekenleri ne derece yerine getirebildiğimizin muhasebesini yapmaktır. Yoksa dünyayı bütünüyle kuşatmış olan bu salgını Allah’ın cezası olarak görmek telaşlı bir yorumdur. Bu virüs salgını, tahminen imtihanın ve kulluk imtihanının bir kesimidir. Lakin bunu iyi bir biçimde tedebbür ederek kıymetlendirmek gerekir.

Koronavirüs vb. salgın hastalıklar karşısında mümin olarak sorumluluğumuz nedir?

Bizler koronavirüs salgınının ortaya çıkmasından yahut felaket olarak tezahüründen direkt sorumlu değiliz. Bu mevzuda ortaya atılan komplo teorilerini bir tarafa bırakacak olursak, böylesi afetlerde bizim sorumluluğumuz, öncesinde bunlara karşı hazırlıklı olmak, sonrasında ise kurtarma ve ziyanı giderme konusunda uğraş ve çalışma içinde olmaktır. Zira gayret ve çalışma, irademiz ve gücümüz dâhilindedir. Buradaki sorumluluk da kişinin elindeki imkânlar ve içinde bulunduğu koşullara nazarandır. Natürel ki bu salgın karşısında bir yönetici ile personelin sorumluğu tıpkı değildir.

‘İNANÇSIZLIKLARINA MÜNASEBET ÜRETME PEŞİNDELER’

Koronavirüs vb. salgın hastalıkların insanların inançlarına mümkün yansımaları nelerdir?

Koronavirüs olayında ise sabır ve sebat gösteren inananların yanında isyan edenler, bunu fırsata çevirmeye çalışanlar ve inançsızlıklarına münasebet üretme peşinde olanlar her platformda görülmektedir. İnananların bir kısmı ‘Acaba bu olay kıyamet alameti mi?’ diye çok kaygıya düşmekte ve bunu Allah’ın bir imtihanı olarak görüp ibadetini, zikrini ve fikrini artırmakta, cuma ve cemaatle namaza gidememenin ıstırabıyla konut ortamında aile içinde cemaati yaşatmaya çalışmaktadırlar. Bu çeşit olayların kimi beşerler üzerinde bir umut kırılması meydana getirdiği de gözden ırak tutulmamalıdır.

Koronavirüs vb. salgın hastalıklar ibadet hayatımızı nasıl etkilemektedir?

İçinde bulunduğumuz koronavirüs salgınının ve karantinaların yaşandığı şu güç günlerde, hastalığın yayılma riskine karşı mescitler süreksiz bir mühletle kapanmış, cemaatle kılınan namazlara ve cuma namazlarına orta verilmiştir. Bu süreçte ferdi ibadetlerimiz için bir mani olmadığı üzere, konutlarımızda namazlarımızı ailemizle birlikte kılarak cemaatle namaz hasretimizi bir nebze dindirebiliriz… Bu süreci ağırlaştırılmış bir ibadet hayatı haline getirebiliriz.

‘ŞEHİT FAKAT ÖTEKİ MÜSLÜMAN ÖLÜLER ÜZERE MUAMELE GÖRÜR’

Koronavirüs vb. salgın hastalıklar sonucunda ölenler hükmen şehit sayılırlar mı?

Veba, kolera, sıtma üzere yaygın ve önlenmesi güç hastalıklar sebebiyle ölen kimseler yalnızca ahiret kararları bakımından şehit kabul edilmişse de bu kümeye giren şehitler öbür Müslüman ölüler üzere muamele görür.

Cumhuriyet